Kategoriler

31 Temmuz 2014 Perşembe

Rebecca Donovan - Tut Elimi Kitap Yorumu.


Normalde her okuduğum kitabın yorumunu günlüğüme yazma gibi bir alışkanlığım vardır.Tut Elimi,günlüğümde yazdığım 21.kitap yorumum fakat bu blogta yaptığım ilk kitap yorumu.
Bu yüzden birazcık heyecanlıyım,eğer hatam olursa üzgünüm.Kusura bakmayın :'(

Tut Elimi,birçok yönüyle kafamı karıştıran bir kitaptı.Okurken hep sonunu merak ettim fakat bazen kafam öyle karıştı ki,kitabı okumaya ara verdim.(Belki de sıcaktan okuma hevesim kırılmıştır ama konumuz bu değil sdflkjasdgh ) Sonuç olarak kitabı 5 günde bitirdim.Normalde 600 sayfalık kitapları bir günde bitiren birisi olarak bu gün süresi benim için çok fazla tabi ki.Fakat yapacak birşey yok.

 Kitap; Nefes serisi'nin birinci kitabıydı.İkinci kitabının çevrildiğini duyunca çok sevindim.Bu arada ikinci kitabının ismi Benimle Kal.Onu da ekleyeyim.

Ayrıca Tut Elimi,Parodi yayınlarından çıktı.Yazarı Rebecca Donovan'ı ilk kez bu kitapta tanıdım.Daha önce hiçbir kitabını okumadım.Gerçi başka kitabı var mı,bilmiyorum.Hihihi ^_^ Her neyse; hiç tanımadığım bir yayınevi ve hiç tanımadığım bir yazar için mükemmel bir kitaptı diyebilirim.

Kitabın tanıtımı burada;


''Onu kurtarabilecek olan tek şey aşktı... geldi ve o en umutsuz anda kalbini kıskıvrak yakaladı. Weslyn'in Connecticut eyaletinde hayat olağan deviniminde akıp gitmektedir. Fakat Emma Thomas'ın tek isteği çevresi tarafından görünmez olmaktır. Onun tüm çabalarının sebebi, gördüğü zulmün eseri, vücudunda biriken yara izlerini gizleyerek hayatını her şey yolundaymış gibi göstermektir. Fakat Emma, bir gün Evan adında bir adamın çıkagelip tek günde hayatını değiştireceğini nereden bilebilirdi? Aşk ona, sırlarını açığa çıkarmak pahasına da olsa kabuklarından sıyrılma şansı tanıdı. Bir genç kızın hayatını değiştiren aşk hikâyesi, sessiz çığlıkları ve umuda pamuk ipliği ile tutunuşu:Tut Elimi 'Umut pamuk ipliğine bağlıysa aşk bir mucizedir...' (Tammara Webber ) 'Ben böylesi etkileyici bir aşka daha önce şahit olmadım.' (Guardian) 'Her yürek burkan sahnede kanınız donacak, her öpücükte kalbiniz sımsıcak olacak.' (Cynthia Shepp)''

Kitabın konusuna gelirsek; Emily bir lise öğrencisi.Babasını kaybetmiş ve annesi de alkol problemi yüzünden Emily'yi istememiş. Emily,ya da kitapta bahsedildiği gibi Emma (Babası ona Emma şeklinde sesleniyormuş.) zorunlu olarak amcası ve yengesinin yanında yaşamaya başlamış...

Yengesi,Emma'dan nefret ettiği için sürekli Emma'ya şiddet uyguluyor.Bu yüzden Emma okulun ''Görünmez.'' kızı olmaya kararlı.Kimseye şiddet gördüğünü anlatmak istemiyor.Bu yüzden tek arkadaşı var.Okulun popüler kızlarından biri olan Sara.Sara,Emma'nın herşeyini biliyor fakat Emma'nın ''Çocukların hayatını mahvedemem!'' sözüyle eli kolu bağlanıyor.Şahsen bu sahnelerde Emma'ya çok gıcık olmuştum.

ÇOCUKLARIN PSİKOPAT BİR ANNELERİ VAR.DAHA NASIL HAYATLARI MAHFOLABİLİR! KENDİNİ DÜŞÜN VE ŞUNU POLİSE İHBAR ET ARTIK!!?!?!

diye düşünüyordum.Bir süre sonra Carol'un ailesinin yanında ne kadar sevimli olduğunu görünce Emma'ya hak verdim zaten.

Emma'nın bu karanlık hayatına ışık gibi girecek olan bir karakterimiz var.Evan Mathews.Emma ile Evan,bilgisiyar dersinde tanışıyorlar.Bizim suspus kızımız Emma,Evan'ın önerisini duyduğu an deliye dönüyor ve Evan'a güzel bir azar çekiyor.Tüm sınıf ve Emma çok şaşkın çünkü normalde hiçbirşeye tepki vermeyen,yaşadığı bile belli olmayan kız ilk defa ön plana çıkıyor!

Evan'ın dikkatini çekince,Emma ile Evan bir süre sonra arkadaş oluyorlar ve bir süre arkadaşça takılıyorlar.Sonra Evan,Emma'ya onu sevdiğini söylüyor.Bu kısımdan sonra Emma'nın tavırları beni çileye sokmuştu.

Kitapta genelde kız karakterlere kızmam.Fakat Emma'ya bir kısımda uyuz olduğumu söyleyebilirim.Bu yüzden yarım puan kırmayı düşünüyorum.

Alıntılaaar:


∞ ''Sen,'Biz' diye birşeyin olacağını mı sanıyorsun?''
''Henüz değil? Ben olacağı zaman için hazırlanıyorum.''


∞ ''Bu fotoğrafı seviyorum.'' dedi usulca.''Belki de fotoğraftaki kızı sevdiğim içindir.''




∞ İlk önce neredeyse bir hafta onu farketmedim ve şimdi ondan kurtulamıyorum.Niçin diğer herkes gibi onun için de görünmez değilim?''




PUANIM:






Bir sonraki gönderimde görüşmek üzere,takipte kalın! <3 




30 Temmuz 2014 Çarşamba

Hoşgeldim Ben!

  Uzun zamandır blog açmayı düşünüyordum fakat aklımda bir sürü soru vardı.Bunlardan ilki ''Url'm ne olacak?!'' sorusuydu.Sanırım o sorumun cevabını şu an aldım.İkincisi ''Nasıl başaracağım?!'' sorusuydu.Bir şekilde başarmayı düşünüyorum.^_^

      Öncelikle kendimi tanıtmalıyım.Ben Sıla Özkan.Çoğu kitap bloglarının sahiplerinden küçüğüm.14 yaşındayım.Fakat kitaplar konusundaki fikirlerim küçük değildir,emin olabilirsiniz.Bunun dışında,bir erkek kardeşim var.Benim tam zıttımdır aslında.Ben nasıl kitap okumayı,film izlemeyi seviyorsam,o da bunlardan nefret eder.Bu arada; bloğumda herşeye değinebilirim.Mesela bir gün film yorumu yaparken diğer gün kitap yorumu yapabilirim.Yani bloğumu sadece ''Kitap bloğu.'' olarak sınırlandırmayacağım.

  Okuduğum kitaplar arasında en sevdiklerimi sıralamaya karar verdim.Böylece siz de benim kitap zevkimi anlamış olursunuz.

∞ Jennifer L Armentrout - Lux Serisi. (Son kitabının kapağını gördükten sonra yıkıldım.Bunu sizden saklamayacağım.Diğer kapaklar son derece afilliyken Oppositon'un kapağı gerçekten beni yıktı.-_- )


∞ Cassandra Clare - Ölümcül Oyuncaklar Serisi. ( Bu seriyi ancak Düşmüş Melekler Şehri çıktığında okumaya başlayabildim.Keşke daha önce başlasaymışım.Her kitabını kaç sayfa olduğunu hiç önemsemeden bir günde bitirmek ve yazarın anlatım tarzına bayılmak çok güzeldi.Şimdi ise Artemis'in Cennet Ateşi Şehri'ni yayınlamasını bekliyorum ^_^ Bu arada o kitabın kapağı da aşağıda.)


∞ Becca Fitzpatrick - Hush Hush Serisi. ( Bu kitap benim okuduğum ilk seridir.Kitap okumaya bu seri sayesinde başladım ve tüm bu kitap kurtluğumu Becca'ya borçluyum.Şimdilerde bu serinin film olacağını düşünüyorduk fakat ertelendi.Yapacak birşey yok,bekleyeceğiz :'(  )


∞ Ve son olarak John Green'in Alaska'nın Peşinde kitabı ile Aynı Yıldızın Altında kitabı.İkisine de bayılıyorum fakat artık John Green okuyacağımı pek sanmıyorum.Kitapları o kadar gerçekçi ve o kadar hüzünlü ki,sürekli bir karakter ölüyor ve bu benim için büyük bir yıkım oluyor.Gus'ın ölümünden sonra çok büyük bir süre sanki kendi sevgilim varmış ta ölmüş gibi hissetmiştim.Birde filme gidip tekrardan bunu yaşadıktan sonra ''Bir daha John Green okumamalıyım!'' dedim.Umarım bu kararımdan vazgeçmem ^_^


Beni bol bol tanımak için takipte kalın! Sizi seviyorum <3